Bu hocaefendi, biriktirdiği para ile Fâtih Karagümrük’te önce Üçbaş Medresesi’ni, daha sonra da Üçbaş Mescidi’ni inşaa ettirmiş. Alimler ve fukaranın kalması için odalar yaptırarak bunlar için pek çok vakıflar tahsis etmiş. Bunu işiten tanıdıkları şaşırmışlar ve:
“Hocam, sen parayı bu kadar çok sevdiğin halde harcamaya nasıl kıydın?” diye takılmışlar.
Hocaefendi de şu mânidar ve nükteli cevâbı vermiş:
“Kıymetli dostlarım! sizler haklısınız. Ben parayı çok severim. Bunun için de paramın dünyada kalmasına gönlüm râzı olmadı. Onu kendimden önce âhirete gönderdim.”