Cumartesi Yasağı

cumartesi yasağı ashabı sebt

Cumartesi Yasağı

Kur’an-ı Kerim tüm faniler arasında en baki olan hakikattir. Karanlıklar arasında göze ve ruha çarpan mücelladır. Cenâb-ı Hak Bakara suresinde “O kitap (Kur’ân); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” Diye bahseder. Biz bu mücevherât-ı Kur’aniyeden ancak onu okuyup benliğimize yerleştirdiğimiz takdirde o mücevheratlardan fayda sağlayabiliriz. Kur’an-ı Kerim emirler , nehiyler mucizeler, iman hakikatlerinden ve kıssalardan bahseder. O kıssalardan bir tanesi Cumartesi kavmi (ashabı sebt – cumartesi yasağı)  hakkındadır.

Bakara Sûresinin 65. ve 66. âyetlerinde beyan edilen “maymunlaşma” hâdisesi hakkında âyetlerin mealleri şöyledir:

“And olsun ki, sizler içinizden cumartesi gününde haddi aşanları elbette bilmişsinizdir. Biz de onlara sefil, hakir maymunlar olunuz, demiştik.

Artık bunu o zamandakilere ve ondan sonrakilere bir ibret, korunanlar için de bir nasihat kıldık.”

Cumartesi Yasağı Nedir

“Şeyhzade ve Alusî tefsirlerinde zikredildiğine göre, Musa a.s Cuma gününü sadece ibadete ayırmak istedi,Beni israil ise,buna muhalefet ederek “cumartesi günü olsun,çünkü Allah-u Teala o gün hiçbir şey yaratmadı.”dediler.Bunun üzerine Allah-u Teala, Musa a.s ‘a “Onları istedikleriyle baş başa bırak,sonra ben onları bu hususta imtihan edeceğim” diye vahyetti. Onlara cumartesi günü çalışmayı bırakmalarını emretti ve o gün balık avlamayı haram etti. Bu hal Davud a.s zamanına kadar devam etti (o zamana kadar emri tuttular.) Davud a.s zamanında ise haddi aştılar.

Allah-u Teala israiloğullarına cumartesi balık avlanmayı haram kılmıştı. O gün geldiğinde ise denizlerde balık kalmaz hepsi cumartesi kavminin civarında toplanırdı ve kendilerini gösterirlerdi. O kadar ki onların çokluğundan su görülmezdi.

Cumartesi Yasağını Nasıl Çiğnediler

Sonra, şeytan onlara vesvese vererek: ”siz ancak cumartesi günü balıkları avlamaktan değil, almaktan nehyolundunuz.” Dedi. Bunun üzerine bir kısım ahali denizin etrafına kuyular kazıp, onlardan denize kanallar açtılar. Cuma günü yatsı vakti olunca , o kanalları açtıklarında dalgalara balıkları o havuza sürüklüyordu.

Havuzlar derin olup,suları az olduğundan,havuza giren balıklar tekrar geri dönemiyor, havuzda kalıyorlardı. Pazar günü olunca balıkları alıp yiyiyor fazlasını tuzlayıp çarşıda satıyorlardı. Böylece ziyade mal ve mülk sahibi oldular. Bu işe kırk veya yetmiş sene daha devam ettiler, başlarına hiç bir azapta gelmedi. Fakat helak olmaktan da korkuyorlardı. Böyle olunca sevinerek günaha devam etmeye cesaret buldular ve: ”Cumartesi günü balık avlanmak bize helal edildi .” dediler.

Ashabı Sebt 

Sonra evlatları da babalarının yollarından gittiler,bu hal böyle devam edince yetmiş bin kadar olan karye ahalisi üç sınıfa ayrıldı.

  • Bir kısmı emri tuttu ve emri tutmayanları nehyetmeye çalıştı.
  • Bir kısım ise emri tuttu fakat başkalarını nehyetmedi.
  • Diğer kısım ise günahı işlediler.

Nehyedenler on iki bin kişi olup, diğerlerini bu işten men ederek onlara; ”Ey kavmimiz! Muhakkak ki, siz Rabbimize asi oldunuz ve peygamberimize muhalefet ettiniz. Bela günü gelmeden bu işe son verin.” Dediler. Onlar ise bu sözü kabul etmediler.

Mücrimler nasihati kabul etmeyince , onları menetmeye çalışanlar “Vallahi biz, sizinle aynı karyede durmayız.” dediler. Ve şehri duvarla ikiye böldüler. Davud a.s o işi yapanlara lanet etti. Cenabı Hak onları yaptıkları çirkin işten dolayı bir gecede suretlerini değiştirdi.

Maymuna Dönüşen Kavim

Ertesi sabah nehye çalışanlar duvar yanına gelip,kapının kapalı olduğunu gördüler ve içeriden ses gelmediğini fark ettiler. Sonra duvarı aştıklarında gençlerin maymuna yaşlıların hınzıra dönüştüğünü gördüler.

İmam-ı Mukatil,onların yedi gün yaşayıp, sekizinci gün öldüklerini iddia etmiştir. Bazıları da onların ölmediğini bugün bulunan maymunların ve hınzırların onların neslinin olduğunu söylemişlerdir fakat Müslimin ve İbn-i Mesut’un rivayetleri bu sözleri çürütmektedir.

Allah-u Teala hiçbir kavmi helak edip veya azap edip onların zürriyetlerini bırakmaz. Maymunlar ve hınzırlar önceden de bulunuyorlardır.

Bu kıssa son derece çarpıcı bir ders mahiyetindedir. İlk okuduğumuzda israiloğullarının neden bu kadar ısrarcı olduğunu kafamızda oturtamasak da kendi hayatlarımıza baktığımızda aslında nehyedilen şeylerde ne kadar ısrarcı olduğumuzu görmek mümkün. Defalarca günahları terk etmeye karar ver-sekte yine o günahların ortasında kendimizi bulmamız gayet heves kırıcı fakat her şeye rağmen Merhum Mevlanın şu sözlerini unutmamak duasıyla…

Gel, ne olursan ol, gel! İster kafir, ister mecusi, ister putperest ol, gel! Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!..”

Yazar: Dehan-i Hakikat

Çiçekçi Dükkanı, Ahir zamanın karanlığı içinde zat-ı firakını dileyen aciz. Mecnûnane, hayat yarışında müsabık, az biraz agah fazlaca gafil lakin her şeye rağmen ümit-var.

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir