Hz. Ömer’in adalet anlayışı hakkında bir kıssa.
Hz. Ömer adalet kıssası ve liderlik örneği

Hz. Ömer (r.a.) ve Adaletin Zirvesi | Kıssalı Vaaz

Adalet, toplumların huzur içinde yaşayabilmesinin en temel dayanaklarından biridir. Adaletin hayat bulduğu yerde düzen, ihmal edildiği yerde ise kargaşa ve zulüm kendine yer bulur. Tarih, adaletin sembolü olmuş nice büyük şahsiyetlere tanıklık etmiştir. Onlardan biri de İslam tarihinin en parlak yıldızlarından biri olan Hz. Ömer (r.a.)’dir. O, adalet anlayışıyla sadece kendi çağını değil, çağları aşarak insanlığa ışık tutmuş bir liderdir. Hz. Ömer’in hayatından alınan şu kıssa, onun adaletini anlamamız için güzel bir örnektir.


Gecenin Kararmış Sokaklarında

Hz. Ömer (r.a.), hilafet makamında oturan bir lider olmasına rağmen, halkının huzurunu ve mutluluğunu kendi makam ve rahatından üstün görürdü. Bir gece vakti Medine sokaklarında dolaşırken bir evden çocuk ağlamaları işitti. O, hiçbir detayı gözden kaçırmayan hassas bir kalbe sahipti. Bu ağlamalar, onun dikkatinden kaçamazdı. Kapıya yaklaşarak içeride neler olduğunu anlamak istedi.

İçeride bir kadın vardı. Çocukları ağlıyor, açlıklarını gidermek için sabırsızlanıyorlardı. Kadın ise bir tencereyi ocağa koymuş, altında yanan ateşin üzerinde bir şeyler pişiyor gibi görünüyordu. Hz. Ömer, bu manzarayı dikkatlice izledi ve duruma müdahale etmek için kapıyı çaldı.


Halktan Biri Olmak

Kapıyı açan kadın, karşısındaki kişinin halife olduğunu bilmeden onunla konuşmaya başladı. Hz. Ömer, “Neden bu çocuklar ağlıyor? Tencerede ne pişiriyorsunuz?” diye sordu. Kadın, “Bu çocuklar aç, fakat evde yiyecek hiçbir şeyimiz yok. Onları avutmak için boş bir tencereyi ateşe koydum ve suyun içine birkaç taş attım. Böylece bir şeyler piştiğini sanıp uykuya dalmalarını ümit ediyorum,” dedi.

Bu sözler Hz. Ömer’in kalbine bir hançer gibi saplandı. İçinde bulunduğu durumun ağırlığını hissederek hemen harekete geçti. Kadının halini ve çocukların durumunu öğrenince, hazineden un, yağ ve yiyecek alıp kendi sırtında taşımaya başladı. Yanındakiler bu yükü taşımayı teklif ettiklerinde, “Ahirette benim yükümü kim taşıyacak?” diyerek bu teklifi reddetti.


Adalet ve Tevazu Bir Arada

Hz. Ömer, aldığı erzakları kadının evine kadar taşıdı. Tencereyi ocağa koydu, yemek pişene kadar bekledi ve çocukların karnı doyuncaya kadar oradan ayrılmadı. Kadın, hâlâ karşısındaki kişinin kim olduğunu bilmiyordu. O, sadece Allah rızası için halkının yardımına koşmuş bir liderdi.

Kadın, o gece kendisine yardım eden kişinin halife olduğunu öğrendiğinde hayrete düştü ve gözyaşlarını tutamadı. Hz. Ömer’in bu tevazusu, sadece bir liderin değil, aynı zamanda adalet ve merhametle dolu bir insanın tavrıdır.


Adaletin Temel Taşı: Sorumluluk Şuuru

Bu kıssa, Hz. Ömer’in adalet anlayışını ve halkına karşı olan sorumluluk şuurunu net bir şekilde ortaya koyar. O, adaleti sadece mahkemelerde değil, günlük hayatın her anında yaşayan ve yaşatan bir liderdi. Hz. Ömer’in adalet anlayışı, sadece güçlülerin değil, zayıfların da hakkını gözetmek üzerine kuruluydu. Onun için adalet, bir yük değil, bir ibadet vesilesiydi.


Mesaj ve Hikmetler

Hz. Ömer’in bu davranışından alacağımız birçok ders vardır:

  1. Adalet, liderlikte en temel unsurdur. Lider, halkının huzuru ve mutluluğu için çalışmalı, onların derdini kendi derdi bilmelidir.
  2. Halka hizmet, Hakk’a hizmettir. Her birey, topluma faydalı olmak için gayret göstermelidir.
  3. Tevazu, gerçek liderlerin süsüdür. Hz. Ömer gibi liderler, halktan kopuk değil, onlarla iç içe bir hayat sürmelidir.

Hz. Ömer’in bu adalet anlayışı, günümüz liderleri ve tüm Müslümanlar için bir yol haritasıdır. İnsanlık, onun gibi adil liderlere her zaman muhtaçtır. Adaletin tesis edildiği bir toplumda huzur ve barış daima var olur.

Yazar: Yönetici

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir