“–İyi amellerimizle duâ etmekten başka bizi buradan hiçbir şey kurtaramaz!”
İçlerinden birisi şöyle duâ etti:
“–Allâh’ım! Benim çok ihtiyar annem ve babam vardı. Onlardan evvel ne çocuklarıma ne de hayvanlara bir şey içirmezdim. Günün birinde odun toplamak için uzaklara gitmiştim. Onlar uyuyuncaya kadar dönemedim. Akşam yemeklerini hazırladım; fakat onları uyumuş buldum. Onları uyandırmayı ve onlardan evvel âilece süt içmeyi hoş görmedim. Çanak elimde olduğu hâlde onların uyanmalarını bekledim. Nihâyet gün ağarmaya başladı. Çocuklar ayaklarımın altında açlıktan ağlıyorlardı. Derken, annem ve babam uyandılar ve sütlerini içtiler.
Allâh’ım! Eğer bu işi Sen’in rızân için yapmışsam, bu taştan çektiğimiz belâyı bizden uzaklaştır!”
Bunun üzerine taş bir parça açıldı, lâkin çıkılacak gibi değildi.
İkincisi şöyle yalvardı:
“–İlâhî! Amcamın bir kızı vardı ki, onu herkesten ziyâde seviyordum. Onunla beraber olmak istedim. Lâkin teklîfimi kabûl etmedi. Birkaç sene sonra bir kıtlığa uğrayınca bana başvurdu. Kendisini bana teslîm etmesi şartıyla ona yüz dirhem vereceğimi söyledim. (Çâresiz) kabûl etti. Çalışıp yüz dinarı kazanan genç, amcasının kızıyla birlikte olacağı sırada genç kız:
«–Allâh’tan kork da haksız olarak mührümü bozma!» dedi.
Ben de (Allâh’tan korkarak) bu çok sevdiğim kadından uzaklaştım. Verdiğim paraları da ona hibe ettim.
Allâh’ım! Eğer bu işi sırf Sen’in rızânı kazanmak için yapmış isem, içinde bulunduğumuz belâyı üzerimizden gider!”
Mağaranın kapısı bir parça daha açıldı, (ancak) yine çıkılabilecek derecede değildi.
Üçüncü şahıs da şöyle duâ etti:
“–Allâh’ım! Ücretle birkaç amele tuttum ve ücretlerini verdim. Lâkin biri ücretini almadan bıraktı gitti. Onun ücretini ürettim. Onun hesâbına mal çoğaldı. Bir müddet sonra o adam yanıma gelerek:
«–Ücretimi ver!» dedi.
Ben de:
«–Şu gördüğün deve, öküz, koyun vs. senin ücretinden çoğalmıştır, al hepsini götür!» dedim.
O da:
«–Ey Allâh’ın kulu! Benimle alay etme!» dedi.
«–Seninle alay etmiyorum, hakîkati söylüyorum.» dedim.
Bunun üzerine malları aldı ve hepsini sürüp götürdü. Hiçbir şey bırakmadı.
İlâhî! Eğer bunu Sen’in rızân için yapmışsam, içinde bulunduğumuz belâyı üzerimizden defet!”
(Nihâyet) taş, mağaranın ağzından kaydı, onlar da mağaradan çıkarak yollarına devâm ettiler. (Buhârî, Büyû, 98;
Buhârî, Edeb, 5; İcâre, 12; Müslim, Zikir, 100)
Kısacası iyi niyet ve ihlâsla işledikleri ameller, onların âhirette olduğu gibi dünyada da kurtuluşlarına vesile olmuştur.
Mağarada kalan üç kişi kıssasını ararken sitenizi buldum.
Vaazlar ve kıssalar güzel olmuş aynı siteden hepsine ulaşmak çok güzel.