Yetiş Ya Muhammed kitabın gidiyor | Binbaşı Lütfi Bey
Dr. Hikmet Arda anlatıyor:
Edirne’deki 2. Alay’ın 3. Tabur doktoru idim. Alay Kumandanımız Ali Bey’di. Babacan, disiplini sever, çok dürüst, çalışkan bir zattı.Birinci Tabur Kumandanı Binbaşı Lütfi Bey, uzun boylu, zayıf, babacan bir zattı. Bütün işi, gücü, taburunun ağırlık hayvanlarının, koşumlarının ve semerlerinin tamiri idi. Askerin talim ve terbiyesini kıymetli bölük kumandanlarına bırakmıştı.
Tabur Kumandanı Lütfi Bey’in bu tavrı, bazı kumandanlar tarafından tenkide tabi tutulurdu. Ancak Alay Kumandanı, “Bırakın benim Tabur Kumandanımı! Ben onun her işinden memnunum.” der, kumandanına kol kanat gererdi…
Nihayet bir hafta sonra, biz de Çanakkale’nin yolunu tuttuk. Artık harp sahasına girmiştik. Seddülbahir, Kerevizdere’de bize ayrılan siperleri devir ve teslim aldık. Siperlerimiz düşma siperlerine çok yakın, bazen on-on beş metre kadar birbiri içine girmiş vaziyetteydi. Sargı yerim, öyle diğer harp sahneleri gibi geride değil, harp sahası olan siperler arasındaydı. Seddülbahir’de bizim karşımızda Fransız kıtaları vardı. Bunlar arasındaki Senegalliler, harpçi ve cesur idiler. Satırları meşhurdu.. Bu satır yaraları cidden amansızdı.
Bir gün, gene bir ölüm lakım harbine tutulmuştuk. Düşman askerleri sel gibi hücuma kalktılar. Karşılık vermemiz fayda etmiyordu. Esir kaldım. Başımıza dikilen Senegalli, simsiyah yüzünden akan terlerle, güneşin karşısında adeta bir bronz heykel gibi, elinde satırıyla dikilmiş duruyordu. Karşı koymaya imkan yoktu.
Kaç dakika geçti, hatırlamıyorum; müthiş bir Allah, Allah! nidası kulaklarımızı yırttı. Başlarında, alay kumandanımızın himaye ettiği, o mütevazı ve dindar kahraman, 1. Tabur Kumandanı
Binbaşı Lütfi Bey… Askerlerin başına geçmiş ve Yetiş Ya Muhammed!!! Kitap’ın gidiyor!!!” diye naralar atarak, askerleri heyecana getirerek, ileriye atılmıştı. Peşine takılarak kükreyen aslanlarla, siperlerimizi tekrar düşmandan geri almıştı… Başımızda dikilen Senegalli de canını kurtarmaya uğraşan arkadaşları ile beraber kaçtı. Korkunç bir rüyadan uyanır gibiydik.
Alay Kumandanımız , Tabur Kumandanı Lütfi Bey’e olan itimat ve sevgisini şöyle izhar etti: “İşte, görüyorsunuz ya, himayemi çok gördüğünüz ve serzenişte bulunduğunuz bu Zat’ı, ben bugün için tuttum.”
Sonra haber aldım ki, bu Binbaşı Lütfi Bey, Çanakkale’den sonra, İran’da şehit olmuş… Allah rehmet eylesin.”
Bu olayı anlatan rahmetli Dr. Hikmet Arda, daha sonra Arabistan cephesinde görev aldı. Ordumuzun geri çekilmesi sırasında, Amman’da İngilizlere esir oldu. Mısır’da esir olarak bir buçuk yıl kaldıktan sonra, vatana döndü. İstiklal Savaşı’nda, Batı Trakya Cephesinde çalıştı.