YILBAŞI(!) MUHASEBE ve TEFEKKÜR VAKTİ
1. Bölüm: İnsanın Sorumluluğu ve Emanet Şuuru
Müslümanın hayatında sürekli sıcak tutması gereken üç kavram vardır. Muhasebe, murakabe ve tefekkür. Yeryüzündeki canlılar arasında vazife ve sorumluluk taşıyan tek varlık insandır.
اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ فَاَبَيْنَ اَنْ يَحْمِلْنَهَا وَاَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْاِنْسَانُۜ اِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
‘’Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir’’. (Ahzab: 72) Aslında insanın hayatını anlamlı kılan, ona değer katan temel özellikte, zeminin halifesi olması, bir vazife ve sorumluluk sahibi oluşudur. Zira İnsan, irade sahibidir ve emaneti yüklenmiştir.
2. Bölüm: Muhasebe – Bir İç Denetim Mekanizması
Rabbimiz, insanın geçmişini yoklama ve geleceğini düzenleme açısından dikkatini çekmek üzere “muhasebe” kelimesini Kur’anda 97 defa zikretmiştir. Bunlardan bir kaçını zikretmek gerekirse;
اَفَحَسِبْتُمْ اَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَاَنَّكُمْ اِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ
‘’Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız’’? (Mü’minun Suresi, 115)
اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًى
‘’Yoksa insan başıboş bırakılacağını mı sanır’’? (Kıyamet Suresi, 36)
اِقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ ف۪ي غَفْلَةٍ مُعْرِضُونَۚ
‘’İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler’’. (Enbiya Suresi, 1)
Muhasebe; Hesaplaşma, hesaba çekmek veya çekilmek, hesabını yapmak anlamlarına gelir. Dini manada muhasebe; kişinin, nefsinin yaptığı iyi ve kötü işler açısından kendini hesaba çekmesidir. İç denetimdir. Bazen bir işi yapmadan önce bazen de yaptıktan sonra kontrol mekanizmasını çalıştırm1ak ve tedbir almaya yönelmektir. 2En ufak bakkal dükkanı dahi akşamleyin muhasebesini yapıyor. Eğer yapmazsa pek yakında iflas bayrağını çekmeye mahkum olur.
İnsan yaratılışı itibariyle fücura (günaha) ve takvaya meyillidir. İnsan dünyalık bir sınav için dahi günler hatta aylarca muhasebe yapıyor. Deneme sınavına girip çıkarak bu konuda kendisini muhasebe ediyor. Büyük bir hesap gününe, hazırlanmak için, yaşadığımız her anın muhasebesini, envanterini tutmak… Yirmi dört saatimizin çetelesini yapmak gerekiyor.
Ben kimim, benim bu dünyada işim ne, niçin yaratıldım, Allah beni bu dünyaya neden gönderdi gibi soruları herkes kendisine sormalıdır. Takkemizi önümüze koyup düşünmek; neler yaptım?, neleri yapmamalıydım?, neleri yapmaya devam etmeliyim?, hangi şeylerde eksiğim var? diye. Tıpkı işyeri muhasebesi tutar gibi. Alacaklar, borçlar, ödemeler, maliyet vs…
Muhasebe, geleceğe yönelmek, ileriyi görmektir. Bir işe başlamadan önce sonunu hesap edebilme işidir. Gafletten uyanmak, günah ve hataların farkına varabilmektir. İş ve amelimizde eksik ve kusurlarımızı tespit etmek ve düzeltmek işidir. Ç3ok değerli olan ömür sermayesinin boş şeyler ile harcanmasına engel olmaktır. Göstergenin daha ileriye, daha güzele çıkmasını sağ4lamaktır. Kârda mı, zararda mı, olduğumuzu tespit etmektir. Sonradan pişman olmamak için öncede5n tedbir ve tedarikte bulunmaktır. Hataları azaltarak gaye ve maksatta isabet etmektir.
3. Bölüm: Murakabe – Gözetim Bilinci
Murakabe, kulun, sürekli biçimde Allah Teâlâ’nın gözetimi altında bulunduğunun şuur ve idrakinde olması anlamında Kur’anî bir terimidir.
اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَق۪يبًا
‘’Muhakkak ki Allah sizi hakkıyla gözetlemekte olandır!’’ (Nisa Suresi, 1)
وَكَانَ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ رَق۪يبًا678
‘’Allah her şeyi gözetim altında tutandır’’. (Ahzab Suresi, 53)91011
Kul öncelikli olarak geçmişteki eylemlerinden dolayı nefsini hesaba çeker, durumunu düzeltir, kararlı olarak Hak yolunda yürür. Murakabe; kalbin kötülüklerden korunması için nefsin kontrol altında tut12ulmasıdır. Allahu Teâlâ’nın, her şeye kâdir olduğunu yakinen bilmektir. Allah’ı görü13yormuş gibi ibadet etme alışkanlığını elde etmeye çalışmaktır. Murakabe, kulun, içinde bulunduğu kötü ya da yanlış durumu düzeltmenin14 yollarını araması ve bu gayretle yaşamasıdır.1516
Hatalarımızın ve günahlarımızın hesabını tutarak telafi etmek için uğraşmaktır. Allah’ın her an bizimle beraber olduğu bilinciyle yaşamaktır. İmanımızdan güç alıp aklımızı kullanarak nefsimiz17e hâkim olmaktır. Şeytanın tuzaklarına v18e nefsimizin bitmek bilmez arzularına kapılmamak için daima uyanık olmaktır. Murakabe, gönlünü Allah’a bağlayarak samimiyetle ibadet etmek, hayırda ve takvada yarışmaktır. Murakabe, niçin yaratıldığımızı, nereden gelip nereye koşmakta olduğumuzu kendimize sormaktı19r. Murakabe, bizlere Allah’ın her zaman ve her yerde hazır ve nazır olduğu bilincini kazandırır.202122
Geç23mişinden ders alarak bugünün değerini bilen, geleceğini iman ve ihsan üzerine planlayan kişi, kemale erer. Nitekim Peygam24berimiz de bizleri böyle bir iç denetime çağırmaktadır25:
عَنْ أَبِي بَرْزَةَ الأَسْلَمِيِّ رضي الله عنه قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لَا تَزُولُ قَدَمَا عَبْدٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ عُمُمُرِهِ فِيمَا أَفْنَاهُ، وَعَنْ عِلْمِهِ فِيمَا فَعَلَ، وَعَنْ مَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفِيمَا أَنْفَقَهُ، وَعَنْ جِسْمِهِ فِيمَا أَبْلَاهُ.»
‘’Ebû Berze el-Eslemî -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Hiçbir kul, kıyamet gününde ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığında26n, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkç27a bulunduğu yerden kıpırdayamaz.’’ [Sahih Hadis – Tirmizî, 2417]
Kul dış ve iç âleminin sürekli biçimde Allah’ın gözetimi altında olduğunu ve kendisinin O’nun huzurunda bulunduğunu kesin şekilde bildiği zaman murakabe halini gerçekleştirmiş sayılır. Murakabeyi hayatına uygulamış insan, Allah’ın (c.c.) kendisini izlediğini, doğrusunu da yanlışını da gördüğünü, kendisine çok yakın olduğunu, yaptıklarını gördüğ28ünü, söylediklerini işittiğini bilen ve bu farkındalığı hep yaşayan insandır. Modern teknolojinin dikkatimizi dağıttığı, boşa vakit geçirme29nin her zamankinden daha kolay olduğu günümüzde insanın kendini, işlerini ve vaktini murakabe etmesi, nefis muhasebesinde bulunması her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
4. Bölüm: Tefekkür – Derin Düşünce ve Hikmet
Kur’an’da yer alan temel kavramlardan biri de tefekkür kavramıdır. İslâm, tefekkürü teşvik eden ve ona son derece önem veren ilahî bir dindir. Zira Kur’anda tefekkür teriminin yanı sıra bunlarla yakın anlamlı kabul edilebilecek olan akletmek, ba30kmak (nazar), anlamak, ibret almak gibi deyimleri kapsayan pek çok âyet mevcuttur.3132
Derinliği33ne düşünmek, inceden inceye fikretmek, akıl erdirmek, fikir yürütmek, fikir üretmek, olayları34n hikmetini kavramak için çaba sarf etmek manalarına gelir. Tedebbür, tefehhüm ve tezekkür de aynı anlamları ihtiva etmektedir. Dolayısıyla Kur’an, birtakım kabiliyetlerini kullanmak suretiyle insanın düşünme etkinliğinde bulunmasını öğütlemiştir.35
اَلَّذ۪ينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلًاۚ سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
‘’Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve “Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru.” derler37. (Âl-i İmran Suresi, 191) Bu ve benzeri ayetler; biz insanları düşünmeye sevk ediyor. ‘’Peki onlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı?’’ (Gâşiye Suresi 17-20). Rabbimiz burada bizlerden hayvanları, rızkımızı, suyu, kâinatı, yeryüzünü ve gökyüzünü tefekkür etmemizi istiyor. Tefekkür, Yüce Yaratıcıyı bilmek, O’nun değişikliğe uğramayan “Bir” olduğunu, her şeyin sebebinin O olduğunu; cömertliği, hikmet ve adaleti ile O’nun bu âleme düzen veren olduğunu bilmekti38r.
5. Bölüm: Yılbaşı ve Ömür Sermayesi
Muhterem kardeşlerim; Her yıl yenilenen takvim, koparılan yaprak uzun ömre işaret ettiği gibi dünya ve kişi için de bir sona doğru gidişi ifade ediyor. Bir diğer ifadeyle ömür sermayesi gün be gün tükeniyor. İyi bir esnaf, akıllı bir tüccar, her günün sonunda kasasını kontrol ederek kâr ve zararın39ı hesaplar. Aybaşı veya ayın on beşi, memur ve işçilerin borcunu ve masraflarını hesaplama vaktidir40, bütçeyi denkleştirmeye, açık vermemeye çalışırlar. Yılsonuna doğru ise bütün ticaret ehli hummalı bir faaliyet içine girer, kâr ve zararını ölçer, yeni yıl için planlar kurup kendilerini yeni şartlara ve geleceğe hazırlarlar.
Hiçbir şirket yeni bir işe atılırken asla gözü kapalı girmez. Fizibilite çalışması yapar. Müslüman da aynı şekilde yaptığı her işte kâr mı ederim zarar mı? Dünyama ve ahiretime katkısı ne? diye düşünerek hareket etmelidir. Her şirket yıllık bilanço yapar, kâr-zarar gelir-gider programlanır. Zarar eden şirket devam edemez. Sizin bilançonuz hazır mı? Müslüman hiçbir konuda “saldım çayıra mevlam kayıra” anlayışıyla hareket etmez.41
يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ43
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın (ahiret) için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptık44larınızdan hakkıyla haberdardır.” (Haşr Suresi, 18) buyurur.
Eskiden insanlar yola, sefere çıkarken gidecekleri yerde ne kadar kalacaksalar o kadar azık yanlarına alırlardı. Bizlerde ebedi hayat için dünyada iken bir şeyler hazırlamalıyız. Dünya hayatı bittikten sonra azık edinmemiz mümkün değildir. Sınava önceden hazırlanıp, sınavda sorulan sorulara cevap vermezsek sınav bittikten sonra bize verilen sınav kağıdında değişiklik yapmak mümkün değil. Bu konuda Rasulullah (a.s) buyurdular ki:
اَلْكَيِّسُ مَنْ دَانَ نَفْسَهُ، وَعَمِلَ لِمَا بَعْدَ الْمَوْتِ. وَالْعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَهُ هَوَاهَا، ثُمَّ تَمَنَّى عَلَى اللهِ45
“Akıllı kimse, nefsini muhasebe eden ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevasının peş46ine takan ve Allah’tan temennide bulunan kimsedir.” (Tirmizî, Kıyamet 26, İbn Mâce, Zühd, 31)4748
حَاسِبُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُحَاسَبُوا ، وَزِنُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُوزَنُوا ، فَإِنَّهُ أَهْوَنُ عَلَيْكُمْ فِي الْحِسَابِ غَدًا
‘’Hz. Ömer (r.a.) der ki, “hesaba çekilmeden önce kendi kendinizi hesaba çekiniz. Amelleriniz tartılmadan siz onları tartınız. Ahiretteki hesap, dünyada nefsini hesaba ç53ekmiş olanlar için hafif ve kolay olacaktır”54
Şimdi başımızı iki elimizin arasına alsak ve geriye dönük hayatımızı film ş55eridi gibi gözümüzün önünden geçirsek, ahirette bizi kurtaracak ne amellerimizin olduğunu tespit etmeye çalışsak, acaba tatmin edici cevabımız var mı? Varsa ne âlâ. Ama yoksa? Atalarımız ne güzel demişler; Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bir diğer deyim de “aklımızı başımıza almak”tır. Her ikisi de bizi muhasebe ve murakabeye sevk etmektedir.
Geçirilen yılların eskittiği vücudumuz, dünya üzerinde kalan sayılı zamanlarımızın habercisidir. Biz istesek de istemesek de, gözümüzü kapasak da kapamasak da gerçek budur. Hazırlıksız yakalanmak, hesapsız harcanan bir sermayenin hesabıyla yüz yüze gelmek gerçekten korkunçtur. Bu hüsrana uğramamak için Kur’an-ı Kerim insanları devamlı uyarıyor. Yaklaşmakta olan hesap gününü devamlı hatırlatıyor.
اِقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ ف۪ي غَفْلَةٍ مُعْرِضُونَۚ
‘’İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Hâlbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.’’ (Enbiya Suresi, 1)5657
Üzerimize doğru hızla gelen bir araca karşı gözlerimizi kapamak nasıl ki kazayı ö58nlemiyorsa, gaflet ile hesaptan yüz çevirmek te bizi ahirette olacaklardan kurtarmayacakt59ır.
6. Bölüm: Yılbaşı Kutlamaları ve Kültürel Kimlik
Muhterem kardeşlerim; Eski kültürlerdeki pagan/putperest adet ve gelenekler, Hz. İsa a.s.’ın doğumu adı altında Hıristiyanlığa dahil edilmiş, İslâm dünyasına ve dünyanın diğer bölgelerine de “yılbaşı” adı altında yayılmıştır. Noel/yılbaşı kutlamaları adı altında yapılanların İslâm dini ile bir alakasının olmadığ60ı gibi, aslında menşe itibariyle Hıristiyanlıkla da alaka61sı yoktur. Günümüzde maksadını aşan uygulamalardan biri de yılbaşı gecelerindeki aşırılıklardır. Milâ62dî iki yılı birbirine bağlayan bu zaman köprüsünde cinnet geçirmişçesine işlenen yanlışlara, hatalara ve yapılan harcamalara anlam vermek mümkün değildir.636465
- Yılbaşı demek, geriye bir yıl daha bırakılmış, hatasıy66la sevabıyla bir yıl mazi haline gelmiş demektir.6768
- Yılbaşı, sayılı ömür sermayesinden bir altın daha ha69rcanmış, eksilmiş demektir.70
- Yılbaşı, topyekûn insanlığın mukadder olan sonuna ve bu fani dünyanın son 71menzili, ahiretin ilk kapısı olan kabre biraz daha yakınlaştığımızın ifadesidir.
Yılbaşı, insanlık için bir muhasebe, bir murakabe ve bir tefekkür vakti olmalıdır. Geçen bir yılın karla mı, zararla mı kapatıldığının hesap edileceği an olmalıdır. Yaklaşmakta olan ebedi yolculuğun menzilinde verilecek büyük hesap için kalan vakitleri daha şuurlu, daha dikkatli, daha kârlı kullanmanın dönüm noktası olmalıdır. Yılbaşları gaflet vakitleri değil, birer muhasebe vakti olarak değerlendirilmelidir.
Yeni yıla girmek demek, başka kültürlerin etkisinde kalmak demek değildir. Yeni yıla girmek demek, “vur patlasın çal oynasın” modelinde bir zaman dilimi geçirmek değildir. Yeni yıla girmek demek, insanl72arın içinde bulundukları sıkıntıları görmezden gelerek hayatı sadece bir oyun ve eğlence görmek değildir. Yeni yıla girmek demek, hayat muhasebesini yapabilmek demektir. Yeni yıla girmek demek, iyi olanlara yönelme, kötü olanlardan uzaklaş73ma demektir.74
7. Bölüm: Kumar, Şans Oyunları ve Taklit Tehlikesi
Kıymetli kardeşlerim; Ülkemiz için olumsuz gelişmelerden biri de yılbaşı ile piyango arasında kurulan bize göre olumsuz ilişkidir. Adeta bu iki kavram arasına bir “şartlı refleks” geliştirilmiş ve sanki piyango bileti almak yılbaşı kutlamalarının “olmazsa olmaz” şartı gibi algılanmaya 75başlanmıştır. Medyada bazı piyango satıcılarının önünde oluşan uzun kuyrukların görüntüsü insanı gerçekten hayretler içinde bırakmaktadır. Şa76ns oyunlarından biri olan piyango bir kumardır. Her ne77 kadar toplum bu konuda bilgilenme ve bilinçlenme yönünden önemli gelişmeler kaydetse de özenti yönünden olumsuz durumun devam ettiğini görüyoruz. Hele bu geceki içki, kumar gibi haramları onaylamak kesinlikle mümkü78n değildir. Normal hallerde inanç, örf, adet79 ve kanun gereğince, zararlarından ötürü yasaklanan bazı davranışlar yılbaşı 80perde edilerek geçici bir süre için meşru sayılamaz.8182
Şöy83le tepki ve serzenişler geliyor: Hiç mi eğlenmeyelim? Elbette Müslüman da eğlenecek ama eğlencenin de ölçüsü vardır. Hela84l dairesi herkese yeter de artar. İslam dışı eğlencenin Müslümanın hayatında yeri yoktur. İslami olmayan eğlence türü Müslümanların uygulaması değildir. Allah Resulünün tasvip ettiği durum değildir. Düğünümüz de sünnetimiz de eğlencemiz de İslami olmalıdır. “Bir kereden bir şey olmaz veya yılda bir kere ne olacak, ya da onun yeri ayrı bunun yeri ayrı” gibi düşünceler şeytanın yönlendi85rmesidir. Aşırıl86ıktan uzak durmamız gerekir. Yapılan şey insanı isyana götürmemelidir.
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْئًاۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ
‘’Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı siz87i aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın’’. (Lokman Suresi, 33)
Bir diğer serzeniş te, Yılbaşı kutlayanlara kızılmaması, kutlayanların Hristiyanlara benzeme niyetiyle bu işi yapmadıklarını söylemeleridir. Ancak Müslüman; Müslümanca düşünen, Müslümanca yaşayan insandır. Aliy88a İzzetbegoviç’in de dediği gibi: Biz savaşı yenildiğimiz zaman değil, düşmanlarımıza benzediğimiz zama89n kaybederiz. Bir insan başka bir insanı niye taklit eder? 1- seviyorsa 2- takdir ediyor ve büyük görüyo90rsa 3- mağlup olanlar galipleri taklit eder. Şekli taklit, itikadi taklide götürür.91
Hadîs-i şerîfte buyrulur:
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ»
“Kim bir kavme, topluluğa benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebû Dâvud, Libâs, 4/4031)929394
Her ne kadar bu hadis-i şerif cihad ve giyim bölümlerinde rivayet ediliyorsa da umumi bir ifade olmasına engel bir durum da yo95ktur. Teşebbüh, özenmek, karşısındaki kişi gibi olmak demektir. Olumlu olan benzeme ise peygamberimize ve onun yol96undan gidenlere benzeme çabasıdır. Başkalarının sözlerini taklit eden papağandır. Biz97 bunların hiçbiri olamayız. Ancak ortada taklit edenin edilenden daha fazla yozlaştığı bir hal var maalesef.
Rabbimiz,
اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْۜ
‘’Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez’’. (Ra’d Suresi, 11) buyuruyor.
Sonuç: Müslümanın Kimliği ve Duruşu
Müslüman samimi olarak kendine sormalı: Yılbaşını beklediğim kadar Ramazanın gelmesini, Kadir Gecesini bekliyor muyum? Vereceğimiz cevap neyi tercih ettiğimizi neyi öncelediğimizi ortaya koyacak, İslami kimlik ve duruşumuzu gösterecektir. Müsl98üman olarak içine düşmanın giremeyeceği bir kırmızı çizgimiz olmalıdır. Yılbaşı mü’minin sınavı haline geldi. Kapitalizme, sınırsız tü99ketim ve günah işleme hastalıklarına karşı büyük bir sınav…. Yeri geldiğinde aile ve yakın çevresine karşı bile durması gereken…
Onun için Hz. Peygamber (s.a.v.) dualarında, “Beni göz açıp kapayıncaya kadar nefsimin eline bırakma Ya Rabbi” (Ebu Davud, Edeb, 110) duasını çokça söylemiştir. Yapılan yanlışları ifade ederek uyaran, İslami adet ve geleneklerin korunması gerektiğini haykıranları gerici, bağnaz, çağdışı ve örümcek kafalı olarak görmeye çalışanlara rağmen, iyiliği emretmek ve kötülüklere karşı çıkma görevimizin her ortamda devam ettiğinin bilincindeyiz. Görevimiz tavsiye ve telkindir. Suçlamak ve hedef göstermek değildir. Herkesin hayatında değişim zamanı vardır. Kimisi doğum gününde, kimisi başına gelen bir olay sonrası veya geçirdiği bir sağlık sorunu v.b sebeplerle değişim kararı alabilir. Sigarayı bırakmak, içkiyi, kumarı terk etmek gibi.
Fettah KARS Erzurum il vaizi
Örnek Vaazlar