İbret Nazarımızda Fıkhın Belirleyiciliği
İmam Ebu Hanife’nin de ders halkasından fıkıh nasibi almış İbrahim b. Edhem ile ilgili bir menkıbe.
Olay aynı ama bakışlar ve değerlendirmeler farklı.
Şöyle ki:
Şakik Belhî, rızık temin etmek için çalışmaz, sebeplere tevessül etmezdi. Bir ara hac dolayısıyla Mekke’de İbrahim b. Edhem ile karşılaştı. İbrahim b. Edhem ona, bunun sebebini sordu. Şakik Belhî anlattı:
“Bir çölde yolculuk yapıyordum. Çölde bir yerde iki kanadı kırık bir kuş gördüm. Kendi kendime, “Bak bakalım, bu kuşun rızkı nereden geliyor?” dedim ve hizasına oturdum. Derken ağzında bir çekirge bulunan bir kuş geldi ve çekirgeyi iki kanadı kırık kuşun ağzına bıraktı. Bundan sonra ben de kendi kendime: “Ey nefis, bu sağlam kuşa, bu iki kanadı kırık kuşu besleten Allah, her nerede olursam olayım bana da rızık verir!” dedim ve çalışmayı bıraktım, sırf ibadetle meşgul olmaya başladım.”
Bunun üzerine İbrahim b. Edhem şöyle dedi: “Niçin sakat kuşu besleyen sağlam kuş olmuyorsun ki ondan daha faziletli olasın! İşitmedin mi Rasûlullah (s.a.v) ne buyuruyor: “Veren el, alan elden hayırlıdır.” Her işte iki dereceden daha yükseğine talip olmak müminin şanındandır. Mümin bu sayede Allah’ın iyi kulları (ebrar) mertebesine ulaşır.”
Bu sözler üzerine Şakik Belhî, İbrahim Edhem’in elini öptü ve: “Ey Ebû İshak, sen bizim üstadımızsın!” dedi.
(Ebû Bekir ed-Dineverî (v. 333), el-Mücâlesetü ve Cevâhiru’l-İlm, VIII, 42-43.)
Öyle ya Allah herkesin rızkına kefildir. Ne var ki kimini kanadı kırık kuş, kimini de o kanadı kırık kuşu besleyen kuş yapar.
Hangisi olmayı seçim de bize düşer.
Biz Müslümanlar bazen mütevekkil olmakla müteekkil= yiyici/ asalak olmayı karıştırıyoruz.
Sözde Allah’a kulluk edeceğiz diye yükümüzü bir başkalarının üzerine yıkıyoruz.
Olmadı. Hem de hiç olmadı.
Veren el olmak varken alan el olmaya razı olmak bize hiç mi hiç yakışmadı.
Dua ile!
06.05.2020
GARİBCE