Yemin Nedir?
Yemin, güç ve kuvvet demektir. Terim olarak yemin, bir işi yapmak veya yapmamak konusunda, sözü güçlendirmek için Allah adına söz vermektir.
Vallahi şu işi yapacağım veya yapmayacağım gibi. Yemin Allah’ın isimlerinin üzerine yapılır.
Helali haram kılmak ta yemin sayılır. Şu yemeği yemek bana haram olsun gibi.
Yemin Kefareti Nedir?
Yaptığı yemini bozan bir kişi, kendi sosyal ve ekonomik durumuna göre aşağıdaki kefaret çeşitlerinden, sırayı gözetmek şartıyla uygun olanını yerine getirmek zorundadır.
-
On yoksulu doyurmak:
Yeminini bozan kişi yemin kefareti olarak ailesine yedirdiği şeylerin ortalama standartlarında on fakiri sabah ve akşam doyurarak kefaretini öder veya bunun karşılığını verir.
-
On fakiri giydirmek:
İslama göre örtünmesi gereken yerleri örtecek şekilde ve nitelikte elbiselerle on fakiri giydirmek. Fakire verilecek elbise onun vücudunun çoğunu örtecek şekilde olmalıdır. Bu elbisenin iki veya üç parçadan oluşması daha iyi olacaktır.
-
Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak:
-
Üç gün oruç tutmak:
Yukarıda sayılan üç maddeden herhangi birine güç yetiremeyen kimse üç gün peş peşe oruç tutmalıdır.
Yemin kefaretini bir defada bir fakire verebilir miyim?
Yemin kefareti bir defada on günlük yemek parası olarak bir fakire verilmez. Verildiği takdirde bir günlük yemek parası olarak kabul edilir.
Yemin Kefareti Aynı fakire verilmek isteniyorsa; on ayrı günde o fakire teslim edilmelidir. Hepsi bir defada bir günde verilmez.
On tane fakiri sabahlı akşamlı bir günde doyurma veya on ayrı fakire yemek bedelini bir günde vererek te yemin kefareti ödenmiş olur.
Yemin Kefareti Kaç Lira?
Yemin kefareti kişinin kendi ailesine yedirdiği öğünlerin ortalama standardı olacak şekilde hesaplanır. Bir günlük Yemin kefareti Ebu Hanife’ye göre bir fitre miktarıdır. Buna göre kefaretin ödeneceği yılki fitre miktarı ne kadarsa o na göre kefaret ödenir.
Yemin Kefareti Orucu Peş Peşe mi Tutulmalıdır?
Yemin kefareti için tutulacak oruç peş peşe tutulmalıdır. İbn. Mesud’un mushafında mütettabiat (peş peşe) ifadesi bulunduğu için Hanefiler bu görüşü benimsemiştir.