Berat; kişi’nin her hangi bir yükümlülükten serbest kalması, sorumluluğu bulunmaması anlamlarına gelmektedir.
Dini inanışta berat, kameri aylardan olan Şaban ayının 15. gecesidir. Müslümanlar bu gece de Allah’ın affetmesi ile günah yüklerinden kurtulacaklarını umarak Berat Kandili‘ni ihya ederler.
Allah Resulü Berat Gecesi hakkında Şöyle Buyurmuştur:
Berat Kandili ile ilgili hadis-i Şerif
Berat Gecesi’nin Mahiyeti ve Önemi:[1]
Yıllık bir program çerçevesinde yürütülen ticari faaliyetler, yıl sonunda o program esaslarına göre kontrol ve teftiş edilir, kâr zarar hesapları yapılır. Kesin hesabın tespitinden sonra da gelecek yılın programı hazırlanarak son şeklini alır. Her yıl tekrar edilen bu kontrol ve tespit işlemleri sayesinde, ekonomik hayatta istikrarlı ve sağlam bir ilerlemenin temini mümkün olur.
Bu misalin ışığında manevi hayatımıza ve faaliyetlerimize bakalım. Dünya, âhiret hayatının kazanılması için yaratılmış bir manevi ticaret yeri olduğuna göre, o ticaretle ilgili faaliyetlerin de yıllık muhasebesinin yapılması gayet tabiidir. İşte bu muhasebenin vakti üç ayların içindedir. Berat Kandili ile başlayıp Kadir Gecesi’yle biten devreye rastlar.
Duhan sûresinin 2., 3. ve 4. âyetlerinin Berat Gecesi’nden bahsettiği bildirilmektedir. Âyetlerin meali şöyle:
“O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede tefrik olunur.”
Bu âyetler hakkında iki görüş vardır. Çoğu tefsir bilginlerinin görüşüne göre, bu mübarek gece Kadir Gecesi’dir. İkrime bin Ebi Cehil’in de dahil olduğu bir grup alim ise; bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir. Her iki tefsiri birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesi’nde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesi’ne kadar devam etmektedir. Bu hikmetli işler nelerdir ve âyetin mânası nedir?
Yıllık Kader Programı
İbni Abbas’tan rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırd edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir:
– Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir.
– Rızıkla alakalı defterler Mikail Aleyhisselâma verilir.
– Savaşlarla ilgili defterler Cebrail Aleyhissalama verilir.
– Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil’e verilir ki bu büyük bir melektir.
– Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail Aleyhisselâma teslim edilir.
Fahreddin er-Râzî”nin açıklamasına göre bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesi’nde başlar, Kadir Gecesi’nde tamamlanarak her defter sahibine teslim edilir.[2]
Berat Kandili’nin “bütün senede bir kudsi çekirdek hükmünde ve beşer mukadderatının programı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadrin kudsiyetinde” olması bu manalara dayanmaktadır.[3]
Kur’ân’ın bu gecede indirilmesi meselesine ise şöyle bir açıklama getirilmektedir:
Berat Gecesi, Kur’an-ı Kerim’in levh-i mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir Gecesi’nde ise Peygamberimiz (asm)’e ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.
Berat Gecesi’nin Özellikleri
Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak şu şekilde izahlar yer almaktadır: Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, Allah Azze ve Celle de Berat Gecesi’nde mü’min kullarına berat yazar. Zaten bu gecenin dört adı vardır: “Mübarek Gece”, “Berae Gecesi”, “Sakk (belge ve senet) Gecesi” (Allah Teâlâ bu gece mü’min kullarına beraet yazar)”, “Rahmet Gecesi.”
“Berat, beraet” kelimesi “el-berâe” kelimesinin Türkçe’deki kullanılış şeklidir. Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir. “Berâet” iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına gelmektedir. Mü’minlerin bu gece günah yüklerinden kurtulup İlâhî bağışa ermeleri umulduğu için de Berat Gecesi denmiştir.
Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin Hicretin ikinci yılında Berat Gecesi’nde gerçekleştiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.[4]
Berat Gecesi’nin beş ayrı özelliği vardır:
1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması.
2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması.
3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması.
4. Allah’ın af ve bağışlamasının coşması.
5. Peygamberimiz (asm)’e tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması.
Bir rivayette bildirildiğine göre Resulullah (asm) Şâban’ın on üçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat niyaz etti, üçte biri verildi. On dördüncü gecesi niyaz etti üçte ikisi verildi. On beşinci gecesi niyaz etti, hepsi verildi. Ancak Allah’tan devenin kaçması gibi kaçanlar başka…
Zemzem kuyusunun bu gecede açık bir şekilde coşup çoğalması da bu manaları kuvvetlendiren kutsal bir işaret olarak yorumlanmaktadır.[5]
Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesi’nin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir.
“Şâban’ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
‘İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.’
Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.”[6]
Çünkü o gece İlâhi rahmet coşmuştur. Berat Gecesi beşer mukadderatının programı çizilirken insanlara verilen eşsiz bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönlünden geçirdiklerini bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakk’a iletip isteklerini Ondan talep eden ve belalardan Ona sığınan bir insan ne kadar bahtiyardır. Buna karşılık, her tarafı kuşatan rahmet tecellisinden istifade edemeyen bir insan ne kadar bedbahttır.
Bu Gece Af Dışı Kalanlar
Peygamber Efendimiz (asm) bu gecede af dışı kalanları şu hadisleri ile bildirmektedir:
“Muhakkak ki, Allah Azze ve Celle Şâban’ın on beşinci gecesinde rahmetiyle yetişip her şeyi kuşatır. Bütün mahlukatına mağfiret eder. Yalnızca müşrikler ve kalbleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler müstesna.”[7]
“Yüce Allah bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan veya ana babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna.”[8]
“Allah Teâlâ Şâban’ın on beşinci gecesi tecelli eder ve ana-babasına asi olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını bağışlar.”[9]
Üç aylara ayrı bir ruh ve mâna içinde giren Peygamber Efendimiz (asm) özellikle Şaban ayına özel bir özen gösterir, başka zamanlarda görülmemiş bir derecede ibadete ve âhiret işlerine yönelirdi. Bu ayın çoğu günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diğer gecelerden çok farklı bir şekilde ihya ederdi.
Bir Berat Gecesi’nde uyanıp da Resulullah Aleyhissalâtü Vesselamı yanında bulamayan Hz. Âişe (ra) kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü’l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış halde buldu. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam mübarek hanımına Berat Gecesi’nin faziletini şöyle anlattı:
“Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban’ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder.”[10]
İşlenen sevaplı amellerin değeri başka zamanlarda on ise, Berat Kandili’nde yirmi bindir. Meselâ başka zamanlarda okuduğumuz bir tek Kur’ân harfine on sevap veriliyorsa, bu gecede her bir harfine yirmi bin sevap verilmektedir.
Bu bakımdan tam bir ihlâsla çalışıp ihyasına gayret gösterebildiğimiz takdirde, Berat Kandili elli bin senelik bir ibadet hayatının sevabını bir gece içinde bize kazandırabilir.
“Onun için elden geldiği kadar Kur’ân ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır.”[11]
Tek kişinin çalışma ve kazanma gücü, maddi hayatta olduğu gibi manevi hayatta da sınırlıdır diyorsak, bunun çaresi vardır. Aynı gayeyi paylaşan ve dünyada aynı maksatla yaşayan mü’min kardeşlerimizle birlikte teşkil ettiğimiz manevi şirket; bize hesabından âciz kalacağımız sonsuz bir manevi serveti kazandırabilir. Üstelik maddi kazançlarda kâr, ortaklar arasında bölünerek küçüldüğü hâlde, mânevi kârda böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Çünkü manevi faaliyetler nurludur. Nur ise maddi eşya gibi küçülmez ve bölünmez.
Berat Gecesi İbadeti
Gecenin manevi değeri dolayısıyla namaz, Kur’ân tilaveti, zikir, tesbih ve istiğfarla geçirilmesi, bu gece vesilesiyle muhtaçlara yardım ve benzeri hayırlı amellere özel bir önem verilmesi müstehaptır.
Kaynakların belirttiğine göre Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur. Gazzâlî, bu gece her rek‘atında Fâtiha sûresinden sonra on bir İhlâs sûresi okunmak suretiyle kılınacak yüz rek‘at veya her rek‘atında Fâtiha’dan sonra yüz İhlâs okunan on rek‘at namazın çok sevap olduğuna dair bir rivayet naklettiği halde (İḥyâʾ, I, 203), İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’deki hadisleri tenkide tâbi tutan Zeynüddin el-Irâkī (a.e., I, 203, dipnot 1) ile Nevevî bunun aslının olmadığını söylemişlerdir.
Bu namazın bir bid‘at olduğunu kaydeden Nevevî, bu konuda Ḳūtü’l-ḳulûb ve İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’de geçen rivayete aldanılmaması gerektiğini söylemekte (el-Mecmûʿ, IV, 56), Ali el-Kārî de bu rivayetin uydurma olduğunu belirterek Berat gecesi namazının 400 (1010) yılından sonra Kudüs’te ortaya çıktığını kaydetmektedir (el-Esrârü’l-merfûʿa, s. 462).
Bu namazın ilk defa 448 (1056) yılında Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da kılındığına ve zamanla yaygınlık kazanarak sünnet gibi telakki edildiğine dair bir rivayet de nakledilmektedir (Ali Mahfûz, s. 288). Ancak Fâkihî’nin (ö. 272/885’ten sonra) Mekkeliler’in bu geceyi Mescid-i Harâm’da ihya ettiklerine ve bazılarının 100 rek‘atlı bir namaz kıldığına dair rivayeti (bk. Aḫbâru Mekke, III, 84) dikkate alınırsa bu namazın daha önceden kılındığını söylemek te mümkündür.[12]
Bunun yerine kaza namazının kılınması daha isabetli olacaktır. Bununla beraber kılındığı takdirde de sevabının olmadığı anlamına gelmez. Çünkü ibadet alışkanlıklarının iyice azaldığı zamanımızda, insanların bu vesileyle namaza yönelmelerini hoşgörü ile karşılamak faydalı olacaktır.
Berat Gecesi Duası
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
“Allah’ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, senden yine sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen kendini sena ettiğin gibi yücesin.”[13]
Berat Duası
Bazı mâna büyüklerinin de şöyle bir duası vardır:
“Allah’ım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü sen buyurdun ki, ‘Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır.'”[14]
Bu idrak ve şuur içinde ihya edeceğimiz Berat Gecesi’nin hepimiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz edelim…
- Kaynak: Sorularla İslamiyet ↑
- Hülâsâtü’l-Beyân, XIII/5251. ↑
- Şualar, s,426. ↑
- TDİ.”Berat” maddesi. ↑
- Hak Dini Kur’an Dili, V/4295. ↑
- İbni Mâce, İkame, 191. ↑
- İbni Mâce, İkame, 191. ↑
- et-Tergîb ve’t-Terhib, II/118. ↑
- İbni Mace, İkametü’s-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38. ↑
- Tirmizî, Savm:39. ↑
- Şualar, s.426. ↑
- HALİT ÜNAL, “BERAT GECESİ”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/berat-gecesi (18.04.2019). ↑
- et-Tergib ve’t-Terhîb, II/119, 120. ↑
- Ra’d Suresi, 39; Mecmuatü’l-Ahzab, I/597. ↑