Piyasa ekonomisini, özel mülkiyeti ve kâr maksimizasyonunu amaç haline getirmiş kapitalist anlayışa karşı bir tepki olarak doğan sosyalist düşünce sermaye patronlarıyla işçi sınıfı arasındaki adaletsizliği ve eşitsizliği, toplumsal yapıyı bozan servet ve refah uçurumlarını ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Sosyalizm, kapitalist düşünceye karşı duran bir sistemdir. Üretim malları, araçlar ve topraklarda özel mülkiyet ortadan kaldırılmalıdır. Bunlar devlete ait olmalı, yani herkesin ortak malı haline getirilmelidir. Üretim araçları toplumun ortak malı haline getirilerek sınıf ayrılıklarını ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atılmalıdır. Merkezi planlamanın yapacağı düzenlemeler doğrultusunda bu ortak mülklerle ne üretileceği, nasıl üretileceği ve bölüşümün ne şekilde yapılacağı belirlenmelidir.
Kapitalist sistemde bireylerin çıkarları ön plandayken sosyalizmde toplusal çıkar ön planda olmaktadır. Sosyalizmde merkezi planlama ile toplumsal yarar maksimum seviyede sağlanmaktadır. Herkesin yeteneğine göre çalışıp üretmesi toplumsal bir sorumluluktur. Herkese yetecek kadar taksim edilmesi gerekmektedir. Herkesin çalışıp üretmesi gerekmektedir.
Kapitalizmde tüketim ön plandayken sosyalizmde üretim ön plandadır. Mutluluğun ve özgürlüğün yolu üretmekten geçmektedir. Sosyalist yapıda toplusal sınıflar yoktur. Herkes merkezi otoritenin planladığı sisteme göre çalışıp toplum gelirinden yeterli miktarda payını almaktadır.
Kapitalizmde zengin fakir gibi sınıfsal farklılıklar vardır. Zenginliğin yolu fakirlerin temel haklarından yoksun kalmasıyla sağlanmaktadır. Kapitalist sistemin dediği gibi herkes kendi çıkarlarını düşünüp bencil bir şekilde hareket edince herkes kazanmıyor, sadece belirli bir zümrenin refahı ve serveti artıyor. Toplumun bir tarafı zenginleşiyor ama diğer kısmı fakirleşiyor. Bu eşitsizliğe neden olan sistemin temelinde ise özel mülkiyet vardır. Özel mülkiyet büyüdükçe buna bağlı olarak eşitsizlik de artmaktadır. Onun için ortak mülkiyet hakim kılınmalı özel mülkiyet son bulmalıdır.
Sosyalizm liberalizm’in özgürlük düşüncesini eleştirmiş sadece siyasi bir özgürlüğün var olduğunu, özel mülkiyet’in özgürlük önünde bir engel olduğunu ve özgürlüğün sadece güçlü ve başarılı olanlara ait bir kavram olduğunu savunmuştur.
Sosyalizmin ana gayesi insanları sömürülmekten kurtarmak ve üretilen mal ve hizmetlerin eşit ölçüler içerisinde insanlara dağıtılmasını sağlamaktır.